Alesta Otel Bozcaada

Bozcaada

Bozcaada İlk Bakış

Bozcaada, Ege Denizi’nin kuzeyinde, Çanakkale iline bağlı küçük bir ada. Türkiye’nin üçüncü büyük adası olarak Çanakkale Boğazı’nın hemen girişinde yer alıyor. Yerleşim, adanın kuzeydoğusunda yer alan ilçe merkezinde toplanmış. Bunun dışında herhangi bir köyü bulunmuyor.

COĞRAFYA

Bozcaada’nın yüzölçümü etrafındaki adacıklarla beraber 37.6 km2, çevresi 38 km’dir. Bozcaada, iç kısımlarındaki ufak yükseltilerin dışında büyük düzlüklerden oluşuyor. En yüksek noktası 192 mt. ile Göztepe’dir.

Adanın doğal bitki örtüsü maki ve ufak çalılıklardır. Adanın boz görünmesinin sebebi rüzgara açık kısımlarında ağaç yetişmemesidir. Ama kuytu kısımlarda yer yer çamlıklara rastlanır. Yüzölçümünün 1/3’ünü bağlar oluşturur. Adada 12 koy ve 12 burun bulunuyor. Adanın etrafında irili ufaklı 17 adacık bulunuyor. Kışın akan ufak derelerin dışında başka akarsuyu bulunmuyor.

İKLİM

Bozcaada’nın bulunduğu coğrafyadan farklı, kendine özgü bir iklim yapısı bulunuyor. Akdeniz ikliminin etkisi altında olmakla birlikte boğazın tam çıkışında yer alması nedeniyle kuzey rüzgarlarını bolca alıyor. Bu durum nem oranının düşük olmasına ve böylece iyi üzüm yetişmesine olanak sağlıyor.

Adadayken rüzgarla yaşamayı öğreniyorsunuz.  Rüzgarın poyraz mı yoksa lodos mu estiği bilmeniz gereken bir bilgi haline geliyor. Çünkü bir adadaysanız denize girilecek yeri rüzgarın yönü belirliyor. Kuzeyden esiyorsa güneye, güneyden esiyorsa kuzeye yönelmek gerekiyor en basit şekliyle…

Rüzgarı en çok ada dışındakilerin sıcaktan yandığını duyduğunuz yaz günleri seveceksiniz. Çünkü siz onun serinletici etkisi sayesinde bunalmadan tatil yapıyor olacaksınız. Rüzgarın bir nimet olduğunu sörf ve yelken yapanlar bilir en iyi. Bozcaada, bu nimeti onlara bol bol sunacak olan adadır aynı zamanda…

Bozcaada Vlog

MİTOLOJİ

Antik çağda Leukophrys, Yunan mitolojisinde ise Tenedos adıyla bilinen Bozcaada’nın mitolojide ilk geçtiği yer Tenedos ismini alması sırasındadır.Homeros’un İ.Ö 9.yy’da yazdığı sanılan Troya savaşlarını anlatan ünlü destanı İlyada’da, Tenedos isminin bir kaç kez geçtiğini görüyoruz. Troya, Bozcaada’nın hemen karşısında kurulu Hisarlık tepesinde kurulu zengin bir kenttir. Savaş Yunan yarımadasından gelen Akhalar ile Anadolu’da yaşayan Troyalılar arasında geçer.

Krallar kralı Agememnon’un yönetimindeki Akha donanması yiyecek ve içecek sağlamak için Tenedos’ta karaya çıkarlar.  Akhalar’ın yaptığı tahta at Troya surlarının önünde içeri sokulmayı beklerken, Akha donanması Tenedos’un güneyinde bir koyda saklanıp beklerler. Savaş bu hileyle kazanılır.

ÇEVRECİ BOZCAADA

Bozcaada, Türkiye’de çevre bilincine sahip nadir yerlerden biri. Yerel yönetim, dernek ve sivil insiyatif girişimleriyle şu ana kadar çevre konusunda çeşitli adımlar atıldı:

  • 2000 yılından beri Bozcaada rüzgar türbinlerinden rüzgar enerjisi üreten böylece hem kendinin hem de Çanakkale’nin enerji ihtiyacını sağlayan bir yer.
  • 

Ada merkezinde gün içinde kullandığınız plastik, kağıt, cam ve teneke kutu çöplerinizi atabileceğiniz geri dönüşüm kumbaraları bulunuyor.
 Bozcaada’da yazlık evleri olanlar ya da işyeri sahipleri biriktirdikleri geri dönüşüme uygun çöpleri, kumbaralar yerine ada merkezinde belli noktalarda bulunan büyük tel kafeslere de atabilir.
  •  Bozcaada’da 2008 Temmuz ayından itibaren alışverişlerde naylon poşet kullanımı durduruldu.
Siz de alışverişlerinizde kendi filenizi, bez torbanızı taşıyarak bu gelişmeye destek olabilirsiniz!
  • 2005 yılında Bozcaada Kaymakamlığı tarafından uygulamaya konulan  Organik Tarım Projesi sayesinde bağ alanlarının bir kısmı ilaçsız üretime geçmiştir.
  • 2011 ‘de  Bozcaada’da , Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Örgütü’nün (UNIDO) ortak kuruluşu olan Uluslararası Hidrojen Enerji Teknolojileri Merkezi (ICHET) tarafından ‘Bozcaada Hidrojen Adası Projesi’ kapsamında, 1 milyon 500 bin dolara inşa edilen Hidrojen Enerji Üretim Tesisi hizmete açıldı.

Bozcaada Kültürü

Bağcılık

Bağcılık ve Şarapçılık, 3000 yıllık birikimiyle adanın geçmişten günümüze ulaşan mirası. M.Ö 5.yy’da basılan Tenedos sikkelerinin üzerinde yer alan üzüm salkımları, Homeros’un İlyada’sından Evliya Çelebi’nin seyahatnamesine kadar birçok eski yazılı kaynak, bağcılığın bu adada ne kadar köklü olduğunu kanıtlıyor.
Doğanın bu küçük Ege adasına armağanı olan kuzeyden esen rüzgarlar, adayı bağcılık yapmak için ideal bir ortam haline getiriyor.

Adaya özgü dört üzüm türü bulunuyor. Kırmızı olarak Kuntra ve Karalahna, beyaz olarak Çavuş ve Vasilaki. Daha çok sofralık olarak kullanılan Çavuş üzümü, Bozcaada’da en lezzetli örneklerini veriyor.

Şarapçılık

Bozcaada’da şarapçılık uzun yıllar sadece Rumlar tarafından yapılmış. Türklerin dinsel sebeplerden dolayı uzak durdukları şarap üretim işine, 1925 yılından itibaren girdikleri görülüyor.

1960-80 yılları şarapçılığın zirvede olduğu dönem. Bu yıllarda 13 şarap imalathanesi bulunuyor adada. 80’li yıllardan itibaren başlayan gerileme, devlet yardımının yapıldığı 1998 yılına kadar sürüyor. Bu tarihten itibaren tesislerin modernleştiği, yabancı kaliteli üzüm çeşitlerinin yetiştirilmeye başlandığı, markalaşma yolunda adımlar atıldığı görülüyor.

Günümüzde  6 şarap üreticisi bulunuyor adada. Bunları kuruluş yıllarına göre sıralarsak: Yunatçılar 1925, Ataol 1927, Talay 1948, Corvus 2002, Gülerada 2008, Amadeus 2010.

Balıkçılık

Balıkçılık, adanın geleneksel geçim kaynaklarından biri. Balık göç yollarının üzerinde olması sebebiyle denizi bereketli. Üstelik konumu itibarıyla hem Karadeniz hem Marmara hem de Ege balıklarını bulmak mümkün.

Ada balıkçıları daha çok küçük tekne ve kayıklarla balıkçılık yapıyor. Kayıtlı 48 balıkçı teknesi bulunuyor. Sinarit, mercan, karagöz, uskumru, sardalya, çupra, levrek, kupa, sarpa adaya özgü balıklar. Temiz denizlerin göstergesi olan kalamar ve ahtapot ise ada sularında bol bol bulunuyor. Ada kalamarının lezzeti diğer kalamar çeşitlerinden farklı ve bu açıdan değerli.

Adada olta balıkçılığı da çok yaygın. Turistik sezonun bitişiyle ada halkı oltalarını alıp deniz kenarlarına gidiyor. Bozcaada denizi çoğunu  boş göndermiyor.

Bozcaada Mutfağı

500 yıldır bir arada yaşayan Rum ve Türk halkının kaynaşması adanın mutfak kültürünü zenginleştirmiş. Ada mutfağı genelde Kuzey Ege mutfağının izlerini taşıyor. Deniz ürünleri, kırmızı et, yabani otlar ve zeytinyağı kullanılan başlıca malzemeler.Baharın gelmesiyle birlikte yabani ot mevsimi başlıyor. Isırgan, cibes, radika, turpotu, kazayağı, şevketi bostan adadan toplanan otların bazıları. Bunlar zeytinyağlı yemek, salata ya da börek içi malzemesi olarak kullanılıyor. Yine baharla birlikte kuzu ve oğlak eti ada sofralarında sık sık görülmeye başlıyor. Oğlak kapama adaya özgü yemeklerden biri.

Ada tavşanı adaya özgü yabani bir hayvan. Rumlara özgü yemeklerden olan tavşan yahnisi bazı evlerde hala pişiriliyor.
Deniz kestanesine kirpi deniliyor adada. Kıyıdan ve taşlık alanlardan dalarak ya da maşa ile çıkarılan kirpiler once ortadan ikiye ayrılıyor. Sonra deniz suyuyla temizlenerek içindeki turuncu renkli havyarı ortaya çıkarılıyor. Üzerine limon ve sirkeli sos konulduktan sonra ekmekle sıyrılarak yeniyor bu havyar. Kirpinin yanına genelde beyaz şarap eşlik ediyor.

Kalamar ve ahtapot ada mutfağında bolca kullanılan deniz ürünleri. Ada restoranlarının çoğunda kalamar kokoreç, kalamar dolma, kömürde ahtapot ızgara gibi farklı tariflerini yemeniz mümkün.

Bağlar ilk yeşermeye başladığında toplanan körpe asma yaprakları salamura yapılarak bütün yıl kullanılıyor adalı kadınlar ve restoranlar tarafından. Çiğ dolma, taze yaprağın içine malzemelerin çiğden konularak yapıldığı adaya özgü bir yemek. Sardalya balığı da asma yaprağına sarılarak ızgarada pişiriliyor adada.

Adanın ilk kafelerinden birinin, civardan topladığı gelinciklerden ürettiği şurup, reçel ve likörler, Bozcaada’ya bir gelincik tadı da katmış.

Domates ve incir reçeli Rumların mutlaka kahve yanında verdikleri tatlılar. Adanın karadutu iri ve değişik bir tür. Yine Rumlardan kalma karadut reçeli adaya özgü tatlardan.

Mimari

Bozcaada’nın tamamı doğal ve tarihi sit alanı. O yüzden tüm yapı ve onarımların Kültür ve Şehir Bakanlığı tarafından onaylanması gerekiyor. Sıkı denetimler sayesinde adada çarpık yapılaşma görülmüyor. Eski mimari dokusu mümkün olduğunca korunmaya çalışıyor.
Ada merkezi Rum ve Türk mahallesi olarak iki kısma ayrılıyor. Zamanında bir dere ile ayrılan mahalleler adı üstünde Türk ve Rum nüfusunun yoğunlaştığı yerler. Doğal olarak kendi kültürlerinden gelen mimari özellikleri barındırıyorlar.

Türk mahallesi, tek katlı taş ve iki katlı cumbalı evlerden , kıvrımlı sokaklardan ve ufak meydanlardan oluşuyor. Rum mahallesi 1900’lü yılların başında geçirdiği büyük bir yangından sonra Amerika’dan gelen bir mimar tarafından tekrar planlanmış. Mahalle, antik kentlerin birçoğunda kullanılmış olan ızgara plana göre, birbirini dik kesen ve hemen hemen aynı genişlikteki sokaklarıyla yeniden kurulmuş.

Merkez dışında herhangi bir toplu yerleşim yeri bulunmuyor. Yapı olarak sadece bağlar arasına kurulmuş bağ evlerine rastlanıyor.  Bağ evleri görünüşlerine göre ikiye ayrılıyor. Çatısız tek katlı olanlarına “dam” , çatılı ve iki katlı olanlara “ kule” deniyor. Genelde taştan yapılan bu evler zamanında ada halkının bağda çalışırken konakladığı basit ve küçük yapılar. Ulaşımın sadece hayvanlarla yapıldığı zamanlarda ada merkezine gidip gelmeler vakit aldığı için özellikle bağ işlerinin yoğunlaştığı yaz döneminde buralarda kalınıyormuş. Çatısı olmayan damlarda gece yıldızlara bakarak uyunuyormuş.

Bağ evleri şimdi daha çok yazlık ev olarak kullanılıyor. Bir kısmı eski damların restorasyonuyla bir kısmı da sıfırdan ama ada mimarisine uygun inşa edilmiş. Son yıllarda özellikle büyükşehirlerden gelip yazlık ev yaptıranlar çok adada.

Merhabalar size Whatsapp üzerinden yardımcı olmamızı ister misiniz ?
Powered by